GBa35ME. ÜNAL ÇAMDALI YAZDI Yıldırım Beyazıt Han neden kaybetti?Tarihi olayların değerlendirilmesi pek de kolay değildir. Zira ortaya konulan değerlendirmelerin bilgi ve belgelere dayandırılması gerekmektedir. Bilgi ve belge olmadan yapılan değerlendirmeler ve yorumlar isabetli olmayabilir veya yanıltıcı olabilir. Bu bakımdan tarih demek bir anlamda bilgi, belge veya iz demektir. Olaylarla ilgili yazılı belge olmasa da arkeolojik bulgular da bilgi ve belge niteliğindedir. Geçmişle ilgili bunlar da önemli veri kaynağıdır. Dolayısıyla, verilere dayalı olarak da tarihin karanlığında kalmış olaylar, gün yüzüne çıkartılmaktadır. Bu hususta ne kadar bilgi ve belge varsa o kadar da gerçeklik söz konusu olacaktır. Başlıktan da anlaşıldığı üzere önemli tarihi bir olayla alakalı olarak, bir mühendis hocanın çok ilginç tespitlerini, kişisel katkımla da sizlerle paylaşmak istiyorum. Bilindiği üzere, Osmanlı Türk Tarihinde çok önemli bir yeri olan Ankara Savaşı 20 Temmuz 1402, Osmanlı Sultanı Yıldırım Beyazıt ile Türk Moğol İmparatoru Timur arasında gerçekleşmiştir. Bu savaş, Türk Tarihi açısından çok dramatik sonuçları olan bir savaştı. Aynı zamanda iki Türk devletinin birbiri ile savaşıydı. Adeta Türkün Türk’le savaşıydı. İki devletli bir milletin birbiriyle savaşıydı. İkisi de savaşın millet için hayırlı olmadığını biliyordu. Dönemin pek çok bilge ve âlimleri de araya girerek, savaşı engellemeye çalışsa da savaşa engel olamamışlardı. Zira bir kez ok yaydan çıkmıştı. Geri dönüşü de yoktu. Evreni yöneten entropi yasası da devredeydi… Sonuç çok hazindi. İkisi de çok yara almıştı... Birinin devletinin düzeni bozulmuş, diğeri de şimdiye kadar hiçbir savaşta kaybetmediği kadar askerini kaybetmişti. Savaşta yenilen taraf, bahtsız ve şansız olan büyük sultan Yıldırım Beyazıt olmuştu. Yenilmişti fakat ezilmemişti. Belki de Timur onu ezmemişti. Nihayetinde ikisi de aynı dili konuşuyor ve aynı dinden idi. Timur Yıldırım’ı yenmişti, ancak kader diğer bir ifadeyle entropi yasası da Timur’u yenecekti. Savaşın galibi kimdi bilmem ancak mağlubu Türklerdi…Savaş sonrasında Anadolu Türk Birliği bozulmuş, Osmanlı devleti de yıkılma noktasına gelmişti. Tarihte Fetret Dönemi olarak da anılan, savaş sonrası on bir yıllık dönemde 1402-1413, Yıldırım Beyazıt’ın çocukları arasında taht kavgaları başlamış, devletin başında tek bir erk olamamış ve devlet yapısında da karmaşık bir durum ortaya çıkmıştı. Savaşın nedenleri ve sonuçlarının yansımaları ile ilgili olarak, sanıyorum tarihçiler oldukça fazla bilgi ve belgelere sahiptir. Bu konular, gerçekten derin konulardır. Zaten tarih, başlı başına uzmanlık gerektiren bir alandır. Alanım dışı olduğu için çok yorum yapmanın da doğru olmadığını düşünüyorum. Burada asıl değinmek istediğim husus; tarihsel gerçekliklerin fiziğin ve matematiğin yöntemleri ile de değerlendirilebileceği olgusuyla ilgilidir. Bu olguyu, ODTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü emekli öğretim üyelerinden Prof. Dr. Güngör Gündüz tarafından üniversitemiz olan Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde verilen Kaos ile ilgili seminerde gördüm. Güngör Hoca, tarihte Yıldırım Beyazıt ile Timur arasında geçen Ankara Savaşını değerlendirirken; Timur’un Yıldırım Beyazıt’a göre fiziksel güç olarak daha üstün olduğunu ifade etti. Bu üstünlüğü, gerek asker sayısı açısından gerekse de dönemin savaş teknolojisi açısından dile getirdi. Bununla ilgili bazı rakamları da telaffuz etti. Hocaya göre fiziksel olarak her açıdan üstünlük Timur’daydı. Dönemin koşullarına göre, Timur’un muazzam bir ordu ve silah üstünlüğü vardı. Hoca; savaşın kaderini etkileyen en önemli olaylardan birinin de savaş sırasında, Yıldırım Beyazıt’ın ordusundaki bazı askerlerin, Timur’un tarafına geçmesi olduğunu ifade ederek, konuyla ilgili bilimsel bir çalışma yaptığını belirtti. Güngör Hoca yaptığı çalışmada; Osmanlı İmparatorluğunun ilk zamanlarından başlayarak sahip olduğu topraklarının artışını, zamana bağlı olarak bir grafikle ifade etmiş. Bu grafikte, devletin topraklarının yıllara göre belli bir oranda artan bir büyüme çizgisi şeklinde geliştiği gösterilmiş. Grafiğe göre devletin toprakları, yıllara göre hep düzgün bir şeklide artmış. Ancak, belli bir dönemde alınan topraklarda hızlı bir artış gözlenmiş. Bu artış, diğer dönemlere göre daha fazla gerçeklemiş. Bu dönemde, normal çizgiden bir sapma söz konusu olmuş. İşte toprakların en hızlı arttığı dönem; Yıldırım Beyazıt dönemi olarak gerçekleşmiş. Hocaya göre Yıldırım Beyazıt dönemindeki hızlı büyüme, hızlı küçülmeyi de beraberinde getirmiş. Ankara Savaşı sonrası, devletin topraklarındaki büyüme oranı, tekrar eski normal eğilimine girmiş. Hoca bu hususla bağlantılı olarak, Osmanlı Devletinde bulunan askerlerin bazılarının karşı tarafa geçmesi ile ilgili de bir tespitini ifade etti. Ona göre bir imparatorluk ele geçirdiği toprakları, ülkenin organik parçası haline getiremezse yani fetih edilen yeni topraklarla çok boyutlu bir bütünleşme sağlanamazsa toprakların ve üzerinde yaşayanların, imparatorluğun parçası olması pek de mümkün gözükmemektedir. Zira bu durumda, ele geçirilen topraklar belki de kısa zamanda tekrar devletin elinden çıkabilir. İşte bu yüzden, Yıldırım Beyazıt döneminde, hızlı büyüme sonucu, alınan topaklarla organik bir bağ oluşamamış; Ankara Savaşında bazı beylikler Yıldırım’ın yanında durmak yerine Timur’un yanına geçmeyi tercih etmiş; haliyle de ordu yenilmiş, devlet de hem toprak hem de gelecekte elde edebileceği pek çok şeyi kaybetmiştir. Çünkü tarihin akış çizgisi Osmanlı Türk Devleti için kırılmış ve sonrasında daha farklı bir yöne kaymıştır… Bu gerçekten ilginç bir tespittir. Bu tespit, bana daha önce dünyadaki olayları entropi düzensizlik bakış açısından değerlendiren bir yazarın, Roma İmparatorluğu ile ilgili bir tespitini hatırlattı. Yazara göre; Roma İmparatorluğunun çöküşünü anlamak için Roma İmparatorluğunun yükselişine bakmak gerekirdi. Bana göre iki tespit de birbirine benzemektedir. Hocanın tespitinden esinlenerek, bende de bu konuda bir yaklaşım gelişti. Termodinamiğe göre bir sistemin hacmi artarsa entropisi de artar. Yani, sistemin kaotik yapıya dönüşüm hızı artar. Bu durum, temel entropi yasasının sonucudur. Benzer şekilde, ülkelerin toprakları artıkça, entropisi de artacağından haliyle toprağın kontrolü ve yönetimi de zorlaşacaktır. Ayrıca maliyetler de artacaktır. Hızlı değişimler, hızlı entropi artışı sonucunu doğuracaktır. Bu da devletler için düşük verim, yüksek maliyet ve belki de toprak kaybı gibi sonuçların doğmasına neden ve sosyoloji gibi sosyal konulara mühendislik tekniği ve matematik yöntemleri ile bakış, çok ilginç bir bakış olsa gerek. Bence bu bakış açısı geliştirilmeli hatta yaygınlaştırılmalıdır. Disiplinler arası ortak çalışmalar da daha çok yapılmalıdır. Zira olaylara faklı bakış, sosyal alanda ve tarihteki ilginç gerçekleri de ortaya koyacaktır. Bu noktada sosyal bilimcilerin bizim gibi mühendislerden, bizim de onlardan öğreneceği pek çok konu ve husus olduğunu düşünmekteyim. Bunun gerçekleşmesi için de daha fazla işbirliğine ihtiyaç duyulduğu kanaatindeyim… Osmanlı tarihinin ilk İstanbul kuşatması, Sultan I. Bayezid döneminde meydana geldi. Hayatı savaş ve mücadelelerle geçen Yıldırım Bayezid, İstanbul'u dört kez kuşatma altına aldı. İstanbul'un fethedilmesinin an meselesi olduğu sırada yaşanan bir olay, fethin elli yıl gecikmesine neden oldu. Peki, Yıldırım Bayezid kuşatmayı neden kaldırdı? Giriş Tarihi 1521 Güncelleme Tarihi 1031 1 13 BİZANS İMPARATORLARI OSMANLI’YA TÂBİ OLDU 📌 14. asrın başlarında, Bizans sınırlarında tarih sahnesine çıkan ve özellikle bu devlete karşı yürüttükleri aktif gaza siyasetiyle Anadolu'da şöhretlerini arttıran Osmanlılar, Orhan Gazi devrinden itibaren Bizans iç politikasının ana belirleyici unsurlarından birisi haline gelmişlerdi. Bir zamanlar Doğu'yu ve Batı'yı elinde tutan Bizans imparatorları I. Murad'a tabi oldu ve hükümdarların Anadolu seferlerinde Osmanlı ordusunda yer aldılar. MÜSLÜMANLAR BİZANS ORDUSUNU NASIL BOZGUNA UĞRATTI? 2 13 BİZANS’I KİMİN YÖNETECEĞİNE OSMANLI KARAR VERİYORDU 📌 Tahta oturduğu günden itibaren, ceddinin adım adım kurduğu devleti bir imparatorluk haline getirmeyi gaye edinen I. Bayezid, İstanbul'u yalnızca kendisi gibi kudretli hükümdarlara layık bir inci olarak gördü. Bu dönemde, Bizans üzerinde Osmanlı baskısı, son derece ağırlaştı. Artık İstanbul'da imparatorluk tacına her kim talip olursa olsun Osmanlı sultanın arzu etmediği sürece bu göz kamaştıran emaneti başında fazla taşıyamayacağını biliyordu. OSMANLI'YA MİRAS KALAN 7 BİZANS SARAYI 3 13 📌 Osmanlı sultanı için önemli olan Bizans'ı kimin yöneteceği değil, tahtına oturan kişinin kendi emirlerine mutlak suretle itaat etmesiydi. Yıldırım, ilk olarak 1390'da kardeşi Savcı ile birlikte isyan eden Andronikos'un oğlu VII. Ionnes'in tahta geçmesini sağladı. Midilli'ye kaçan Manuel, iki başarısız darbe girişiminden sonra 17 Eylül 1390'da İstanbul'a girip rakibini kaçırdı ve babası V. Ionnes'i tekrar tahta çıkardı. OSMANLI PADİŞAHLARININ TARİHE KAZINMIŞ SÖZLERİ 4 13 📌 Yıldırım Bayezid, Manuel'in yıllık haraç vermeyi ve belli miktardaki askerlerle seferlerde sultanın hizmetinde bulunmayı kabul etmesi üzerine taht değişikliğini onayladı. Sultanın, Anadolu'daki seferde bulunmasından istifadeyle, İstanbul'u yaklaşan tehlikeden korumak için yeni bir kale yaptıran ve şehir surlarını tamir ettiren V. Ionnes, Yıldırım Bayezid'in tehditleri karşısında, bütün yaptıklarını kendi elleriyle yıkmak zorunda kaldı. OSMANLI PADİŞAHLARININ LAKAPLARI 5 13 YILDIRIM BAYEZİD’İN BİZANS İMPARATORUNA VERDİĞİ BUYRUKLAR 📌 Kısa bir süre sonra İmparator Ionnes'in ölmesi üzerine hala sultanın hizmetinde bulunan Manuel, Bursa'dan kaçarak babasının tahtına oturdu. OSMANLI'NIN HİMAYESİNDE RAHAT BİR YAŞAM SÜREN MANUEL'İN İHANET MEKTUPLARI Bu davranışa sinirlenen Yıldırım Bayezid, yeni imparatordan eski tabiiyet şartlarını yerine getirmesini, ayrıca şehirde bir Müslüman mahallesi kurulmasını, cami inşasını ve şer'i bir mahkeme tesis etmesini istedi. Yıldırım Beyazıt istanbulu kaç kez kuşattı ve Yıldırım Beyazıt istanbul kuşatmalarını neden kaldırdı? İşte Yıldırım Beyazıt döneminde İstanbul kuşatması hakkında kısa bilgi. Yıldırım Bayezit, Bizans’ın Avrupa’yı kışkırtarak Haçlı ordusuna neden olması ve Karamanoğulları ile Osmanlıya karşı ittifak yapması sonucu İstanbul’u üç kez kuşattı. İlk kuşatma başarısız olmuştur. İkinci kez yapılan kuşatma Niğbolu Savaşı nedeniyle kaldırıldı. Niğbolu’dan sonra üçüncü kez kuşatılan İstanbul kuşatması bu sefer Timur’un Anadolu’ya girmesi üzerine kaldırıldı. Son kuşatmada Bizans ile anlaşma yapılmıştır. Anlaşmaya göre İstanbul’da bir Türk mahallesi kurulacak, İstanbul’a Türk davalarına bakmak için kadı atanacak ve Bizans Osmanlıya vergi ödeyecekti. Yıldırım Beyazıt’ın istanbul’u kuşatmasının önemi Osmanlı tarihinde İstanbul ilk kez kuşatılmış ve Bizans’a Karadeniz’den gelen yardımları engellemek amacıyla İstanbul Boğazının Anadolu yakasına Anadolu Hisarı Güzelcehisar yaptırıldı. Yıldırım Beyazıt Kimdir?Tahta geçtiği 1389 yılından itibaren Ankara savaşına kadar Osmanlı Devletine yaptığı savaşlar ile sayısız toprak ve yer kazanmıştır. Osmanlı sultanlarının 4. olan Yıldırım Beyazıt, Ankara savaşında esir düşmesinin ardından 1403 yılında vefat Beyazıt döneminin en önemli özelliği, kendisinden sonra Osmanlı Devletinin fetret devrine girmesidir. Onun yerine geçmek isteyen oğullarının taht kavgaları bu devrin yaşanmasına sebep Beyazıt Biyografi Hayatı Yıldırım Beyazıt’ın Babası Kim? I. Murad Murad-ı Hüdavendigar Yıldırım Beyazıt’ın Annesi Kim? Gülçiçek Hatun Yıldırım Beyazıtın Eşinin Adı Ne? Hafsa Hatun. Ayrıca Olivera Despina Hatun, Devletşah Hatun, Devlet Hatun. Yıldırım Beyazıt Doğum Tarihi 1360 yılında Edirne’de doğmuştur. Kimi kaynaklara göre ise 1959 yılında doğmuştur. Yıldırım Beyazıt Nereli Edirne. Yıldırım Beyazıt Ne Zaman Öldü? 8 Mart 1403 yılında Akşehir’de vefat Murad-ı Hüdavendigar’ın oğlu olup, 1360 yılında Gülçiçek Hatun’dan doğdu. Küçük yaştan itibaren zamanın seçkin alimlerinden ilim öğrendi. Değerli kumandanlardan askerlik, sevk ve idare derslerini gördü. 1381 yılında devlet idaresinde yetişmesi için Kütahya’ya vali tayin edildi. 1389’da haçlı ordusu ile yapılan Birinci Kosova savaşına katılarak büyük kahramanlık gösterdi. Babası Sultan Murat, bu savaş sonunda bir Sırplı tarafından şehit edilince, devlet ileri gelenlerinin müşterek kararı ile Osmanlı tahtına olarak Sırbistan işlerini yoluna koyan Yıldırım Bayezit bu sırada kendisine karşı ittifak eden Anadolu Beylikleri üzerine Beyazıt Dönemi KronolojisiSüratle hareket ederek Aydınoğulları, Saruhanoğulları, Germiyenoğulları, Menteşe ve Hamidoğulları beyliklerini ortadan kaldırdı 1390. Karamanoğulları beyliğini itaat altına aldı 1391.1391’de İstanbul’u muhasara etti ve yedi aylık bir kuşatmadan sonra şehirde bir Türk mahallesi kurulması, bir cami yapılması ve yıllık verginin artırılması şartıyla anlaşma Kastamonu üzerine yürüyerek, Candaroğlu topraklarını ele geçirdi. 1394’te Selanik ve Yenişehir’i Mora alan Osmanlı orduları, Teselya ve Arnavutluk’a kadar Bayezid’in 1395’te İstanbul’u ikinci defa muhasarası yeni bir haçlı ordusunun hareketine yol açtı. Bütün Avrupa milletlerinden meydana gelen haçlılar, Osmanlılara ait Niğbolu kalesini kuşatmışlardı. Adına yaraşır bir süratle gelen Sultan Bayezit haçlıları Niğbolu kalesi önünde ağır bir bozguna uğrattı 25 Eylül 1396.Esir edilen ve fidye karşılığı serbest bırakıldıktan sonra padişaha karşı bir daha savaşmamaya yemin eden Avrupalı asilzadeler ve şövalyelere Yıldırım Bayezit Han şöyle diyordu“Ettiğiniz yeminleri size iade ediyorum. Gidiniz, yeniden ordular toplayınız ve bizim üzerimize geliniz. Bana bir kere daha zafer kazanmak imkanı sağlamış olursunuz. Zira ben, Allahü tealanın dinini yaymak ve O’nun rızasına kavuşmak için dünyaya gelmişim.”Niğbolu zaferinden sonra Osmanlı akıncıları Macaristan içlerine kadar girerek pek çok ganimetlerle döndüler. 1397’de İstanbul’u üçüncü defa kuşatan Bayezid, Bizans’ın denizle bağlantısını kesmek için Anadolu Hisarı’nı inşa Bayezit’in 1398’de Karaman ve 1399’da Dulkadirli topraklarına girmesinden sonra topraklarını kaybeden Anadolu beyleri bu sırada Hindistan seferinden dönen Timur’a sığınarak, onu Osmanlı sultanına karşı kışkırttılar. Bu arada Timur’dan kaçan Karakoyunlu ve Cezayir beyleri de Yıldırım Bayezid’i Timur’a karşı tahrik ediyorlardı. Bu tahrikler ve Timur’un Osmanlılara ait Sivas’ı alması neticesinde iki büyük Türk hakanını Ankara’da karşı karşıya getirdi. Çubuk ovasında yapılan ve çok şiddetli geçen muharebe sonunda Osmanlı ordusu, mağlubiyete uğrarken, Yıldırım Bayezid de esir düştü 28 Temmuz 1402. Esaret zilletini çekemeyen Yıldırım Bayezid Han yedi ay sonra kederinden ve nefes darlığından kırk dört yaşında vefat etti 1403. Timur Han ölüm haberini alınca “Yazık oldu, büyük bir mücahidi kaybettik.” demekten kendini alamadı.

yıldırım beyazıt istanbul kuşatmalarını neden kaldırdı